Kurban Bayramı Sıradaki Geziler Uzak Doğu ve Güney Doğu Asya Yanardağlardan pirinç teraslarına, Endonezya

Yolculuğumuzun ilk durağı tabi ki İstanbul. Cuma gecesini cumartesiye bağlayan saatlerde havalimanında buluştuktan sonra, bizi direkt olarak Endonezya’nın başkenti Jakarta’ya götürecek Türk Hava Yolları uçağında yerimizi alacağız. Uzun bir yolculuk bizi bekliyor. Sağlam bir uyku da iyi olur ama uçakta uyuyamam derseniz tavsiyemiz Bali’den esintiler sunan ve keyifli bir yolculuk filmi olan ”Ye, Dua et, Sev”.

Uçağımız Asya kıtasını boylu boyunca geçip Endonezya’nın başkenti Cakarta’ya ulaşacak. Biz de ülkedeki ilk gecemizde Asya mutfağıyla tanışacağımız keyifli bir yemeğin ardından, Cakarta gecelerinin kısaca tadına bakıp dinlenmeye çekileceğiz.

Başkent Jakarta, Endonezya kültürünü yakından tanımak için bir nevi ”Endonezya 101” dersi tadında. Şehirde yanyana konumlanan farklı dinlere ait mabetler de var, geniş meydanlar da. Erken bir kahvaltının ardından kendimizi Cakarta sokaklarına bırakacağız. Özgürlük Meydanı ve Cakarta’nın kurulmuş olduğu bölge olan Batavia gibi görülmezse olmaz noktaları görüp, öğle yemeğimizi de yedikten sonra tapınaklar şehri Yogyakarta’ya uçuşa hazırız.

Yogyakarta’ya indiğimizde Endonezya’nın en büyük Hindu tapınağı olan Prambanan’ı görmek üzere yola koyulacağız. 9. yüzyıldan günümüze ulaşmış bu tapınağın duvarlarında kutsal Hint destanı Ramayana’dan pek çok sahne resmedilmiş. Gün batımını bu 3 Hindu tanrısına adanmış Prambanan Tapınağından izleyip akşam yemeği için yola koyulacağız.

Rengarenk sunumlarıyla damağımızı şenlendirecek akşam yemeğimizden sonra artık dinlenmek için otelimize çekiliyoruz. Olabildiğince uyumaya çalışın, çünkü ertesi sabah Endonezya turu esnasındaki gün doğumu serilerine başlıyoruz.

İngilizler 1800’lerin başında halen Güneydoğu Asya’nın önemli bir kısmına hükmetmekteydi. O dönem Java adasının İngilizler adına yönetimini üstlenen Sir Stamford Raffles’ın kapısı bir gün yerel halk tarafından çalındı; bölgede tarih boyunca etkili olan yanardağların zaman içinde küllerle örttüğü antik kalıntılardan bahsediyorlardı. Hızlıca kurulan araştırma ekibi kalıntıların üzerindeki külleri kaldırdıkça şaşkınlıkları artıyordu çünkü dünyadan yaklaşık 500 yıl boyunca gizlenen budist tapınağı Borobudur’a ulaşmışlardı.

Aslında Borobudur M.S. 750 yıllarında inşa edildiğinde oldukça ihtişamlı bir krallığı simgeliyor, üzerindeki yüzlerce kabartma ve Buda heykeline ev sahipliği yapıyordu. Bu özelliği onu Budistler için bir hac noktası haline de getirmişti, bu 9 katlı yapının zemininden başlayıp her bir kat dolaşılarak yukarıya doğru çıkıldığında sembolik olarak Nirvana aşamasına ulaşılacaktı. Ancak 14. yüzyılda adanın İslam’a geçişi ile beraber Borobudur yavaş yavaş unutuldu ve bir yanardağ patlaması ile beraber küllerle kaplandı. Tekrar bulunduğunda da küllerin aslında tüm yapıyı koruduğu anlaşıldı ve o zamandan günümüze kadar da özel olarak korunmuş durumda.

Biz de sabahın ilk ışıkları ile beraber gün doğumunu tapınakta karşılamak için yola koyulacağız. Tapınaktaki her bir katı çıkıp en tepeye ulaştığımızda aramızdan nirvanaya ulaşanlar olur mu bilemiyoruz ancak sonrasında kahvaltı için otelimize döneceğimiz kesin.

Kahvaltı sonrası ilk durağımız şehir meydanı olacak, tabii meydanı turlamak için “başka türlü” bir araç olan iki tekerlekli rikşaları kullanacağız. Rotamızda şehir meydanının yanı sıra Water Temple ve Yeraltı Camii de var. Bu eğlenceli gezimizin ardından, öğle yemeğimizi yiyip Surabaya’ya uçuyoruz.

Surabaya’da otantik Asya mutfağına doyduğumuz bir gecenin ardından aracımızla Bromo volkanı yakınlarındaki otelimize ulaşıp dinlenmeye çekileceğiz.

2329 metre yüksekliğindeki Bromo, aslında yanardağlarıyla meşhur Endonezya’nın halen aktif durumdaki volkanlarından biri. Nitekim son olarak 2010 ve 2011 yıllarında yaşanan patlamalar sonrası 700 metre yüksekliğe kadar ulaşan küller oldukça büyük bir alanı kaplamış. Biz de sabahın erken saatlerinde uyanıp önce Penanjakan gözlem noktasında gün doğumunu izleyeceğiz, ardından da jiplerle ulaşacağımız kraterde yaklaşık 250 basamağı arkamızda bıraktıktan sonra bir aktif yanardağ nasıl olurmuş yakından göreceğiz.

Öğle yemeğinin ardından sabırsızlıkla beklediğimiz Bali için uçakta yerimizi alıyoruz. Önce akşam yemeğimizi yiyip, ardından Ubud’taki otantik otelimize yerleşeceğiz.

Bali dendiğinde akla pek çok şey geliyor elbette. Biz de Endonezya turu sırasında adadaki dört günümüze salıncaklardan masaja, tapınaklardan yoga dersine uzanan rengarenk bir program sığdırdık. Adadaki ilk durağımız Tegalalang pirinç terasları. Tabii pirinç teraslarının meşhur salıncaklarının keyfini çıkarmayı ve Instagram kareleri yakalamayı da unutmayacağız.

Öğle yemeğimizi yedikten sonra soluğu adanın en meşhur noktalarından Tirta Empul Tapınağı’nda alıyoruz. Soğuk sularında arınılan, kadın ve erkeğin yaratıcı gücü ile sembolize edilen tapınağı da hatıralarımız arasına kattıktan sonra sıra bizce bu seyahatin en özel deneyimlerinden birine gelecek. Birçok kez Asya’nın en iyi restoranı seçilmiş Sacred Rice’ta özel bir akşam yemeğimiz var. Pirinç tarlalarının arasındaki bu restoranda günü bitirip, dinlenmek için otelimize çekileceğiz.

Bali’deki ikinci günümüze erkenden katılacağımız 1 saatlik bir yoga dersiyle başlıyoruz. Bugünü rahatlamaya ayırdık desek yeridir. Otelimizde yapacağımız güzel bir kahvaltının ardından, Ubud’un meşhur Maymun Ormanı’nı ziyaret edeceğiz. Ormanda yapacağımız keşif bittikten sonra öğle yemeği için Ubud şehir merkezine dönüyoruz. Yemeğini yiyen alışverişe başlayabilir çünkü ardından sıra hepimizin dört gözle beklediği Bali masajına gelecek.

Sıra Ubud’un en özel restoranlarından birinde Endonezya’ya özgü lezzetleri tadacağımız akşam yemeğinde. Otelimize dönüp yatağa uzanınca masajın da etkisiyle kesintisiz bir uyku çekeceğinize de eminiz:)

Bali’deki son durağımız yine gözde bölgelerinden olan Seminyak. Önce Tegenungan şelalesine inip, ardından şelalenin huzur veren manzarasına karşı konumlanmış olan restoranımızda öğle yemeğini yiyeceğiz. Sıradaki durağımız büyüleyici yapısıyla Bali’nin en çok ziyaret edilen ve bir kayalığın üzerine oturtulmuş olan Tanah Lot Tapınağı. Bir Hindu tapınağı olan Tanah Lot’un 15. yüzyılda deniz tanrılarına ibadet etmek için yaptırıldığı söyleniyor. Rivayetlere göre kayalıkların altında ve denizin içinde bulunan zehirli su yılanları, tapınağın kötü güçlerden korunmasını sağlıyor. Tanah Lot’un efsanelerine doyduktan sonra, otelimize doğru hareket edeceğiz.

Seminyak sokaklarında kaybolup bolca alışveriş yapmak için de akşam yemeğine kadar vaktimiz olacak. Tavsiyemiz güneşin batışını görmeden otele dönmemeniz. Yemekten sonra da dileyen dinlenmeye çekilip otelin tadını çıkarabilir, bir de geceleri görelim diyenleri de Bali clubları bekler :)

Endonezya turu için son günümüzü Bali sahillerinde keyif yapmaya ayırdık. Bugün Bali’nin en ünlü beach clublarından olan Potato Head’te olacağız. Endonezya’daki son günümüze yakışır biçimde Potato Head’in deniz kıyısına boylu boyunca uzanan havuzunda “chill” bir gün geçirebilir ya da kendinizi dans pistinden alamayabilirsiniz. Rengarenk yemeklerden oluşan menüsünden bahsetmemize bile gerek yok:)

Türk Hava Yolları ile direkt uçuşumuzla İstanbul’a dönme vakti geldiğinde eve dönüş için oldukça uzun bir yolumuz olacak. Endonezya turu sonrası dönüş yolculuğunda da bu sefer kitap okumaktansa uyumayı tercih edeceğinizi düşünüyoruz, günlerdir yorulan bünyelerin biraz dinlenmeye ihtiyacı olabilir.