Kurban Bayramı Orta ve Güney Amerika Sıradaki Geziler Machu Picchu’dan Amazon’a, Peru

Türk Hava Yolları’nın direkt seferi ile İstanbul’dan Bogota’ya uçarak iki ülkeyi kapsayan Kolombiya-Peru maceramıza başlayacağız. Yolumuz uzun olduğuna göre okumak için Eduardo Galeano’nun Latin Amerika’nın Kesik Damarlarları‘nı, izlemek içinse And Dağları’nda yaşayan iki yerlinin hikayesini anlatan Peru yapımı Sonsuzluk adlı filmi tavsiye ediyoruz.

Oldukça uzun bir uçuşun ardından ulaşacağımız Bogota’da ilk işimiz otelimize yerleşmek olacak. Akşam yemeğinin ardından da dinlenmeye çekileceğiz. 

Oteldeki kahvaltının ardından başlayacağız Bogota’yı keşfetmeye. İlk durağımız şehri yukarıdan izleyeceğimiz Monserrate tepesi ve bazilikası olacak. Ardından da yönümüzü eski şehir olarak da nitelendirebileceğimiz La Candeleria’ya çevireceğiz zira sokak sanatının bir şehri ne kadar renklendirebileceğinin en iyi örneklerinden bazıları bu bölgede bulunuyor. Öğle yemeğimizi yerel lezzetlerle yaptıktan sonra yepyeni bir deneyim bizi bekliyor olacak. Kolombiya’ya kadar gelmişken farklı dünyaca ünlü kahvesini yerinde demleyip tatmanın keyfini çıkaracağız. 

Ardından da havalimanına doğru yola koyulacağız çünkü Peru bizi bekliyor. Yaklaşık 2,5 saatlik uçuşun ardından Peru’nun okyanus kıyısındaki başkenti Lima’ya ulaşacağız ve dinlenmeye çekileceğiz.

Kahvaltının ardından kendimizi hemen şehrin sokaklarına atacağız. Öğle yemeğinde şehrin gizli noktalarından birinde cevichelerimizi mideye indirip Plaza de Armas Meydanı ve meydandaki katedrallerdeki ihtişamı gördükten sonra şehrin modern yüzüyle Miraflores bölgesinde tanışacağız. 

Ardından da Amazon maceramız için Lima havalimanının yolunu tutacağız.

Bugün ilk durağımız Amazon Ormanları’nın şifacılarıyla ünlü Belen Pazarı. Amazon şifacılarının her derde bitkisel bir devası var. Amazon Ormanları’nda yetişen bitkilerden yapılan bu ilaçlar arasında neler mi var? Boa yılanı yağından tutun da, 51 şifalı otun karışımıyla yapılan bağışıklık güçlendirici karışımlara kadar yüzlerce ilaç. Pazarın su üstünde kalan kısmını teknemizden görüp, yaşamlara şahit olduktan sonra geceyi geçirmek üzere ormanın yolunu tutacağız.

Otelimizdeki akşam yemeğinin ardından odalarımıza çekileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz, aksine Amazonlar’daki en maceralı anlarımız daha yeni başlıyor. Rehberlerimiz eşliğinde ıssız Amazon Ormanları’nın derinliklerine giriyoruz. Vahşi hayvanların birçoğu gündüz saatlerinde saklanıp geceleyin ortaya çıkıyor, biz de onları rahatsız etmeden karanlıkta takip edeceğiz. Gece keşfimizde görmemiz olası hayvanlardan bazıları yılan, kurbağa, yarasa, akrep ve çeşitli türde tarantulalar. 

Amazon’daki ilk durağımız Itaya Nehri ve Nanay Nehri’nin birleşip Amazon Nehri’ne dönüştüğü nokta. Ama önce bu bölgede yaşayan, Amazon’a özgü pembe ve gri yunuslara selam vereceğiz. Bu sırada da farklı bitki ve hayvan türlerini görme imkanı yakalayacağız. Öğleden sonra şifacılarının kullandığı şifalı bitkileri tanıyacak, dev ağaçlarla fotoğraf çektirip bazı hayvan türlerini gözlemleyeceğiz. 

Akşam saatlerinde Iquitos’a dönerek Lima’ya döneceğiz.

Benzersiz Amazon Ormanları macerası size unutulmaz gelmiş olabilir ancak her şey daha yeni başlıyor. Sabah erken saatlerde ülkenin güneydoğusuna Cusco’ya doğru yola çıkıyoruz. Cusco’ya iner inmez bizi bekleyen aracımızla otelimize yerleştikten hemen sonra kendimizi Cusco sokaklarına atacağız.

Kristof Kolomb Amerika kıtasını keşfedip İspanyollar kıtayı baştan başa sömürgeleştirmeden önce kıtada oldukça farklı medeniyetler yaşıyordu. Bunlardan en büyüğü And Dağları’nın eteklerinde yaşayan İnkalardı. Özellikle tarım ve astronomi konusunda gelişmiş bir seviyeye ulaşan medeniyet en kalabalık zamanında 10 milyon kişilik bir nüfusa ulaşmıştı ve imparatorluğun sınırları Peru’dan Ekvator ve Şili’ye dek uzanıyordu. İleri bir şehircilik anlayışına sahip olan İnkaların özellikle Peru’nun dağlık bölgelerinde inşa ettikleri şehirler ve bu şehirler için kurdukları teraslar, su yolları ve drenaj sistemlerinin epey hayranlık uyandırıcı olduğunu söyleyelim.

Biz de bugün İnkaların masalsı dünyasına Kutsal Vadi’nin gözde şehri Pisac ile giriş yapacağız. Cusco’ya yaklaşık 1 saat mesafedeki Pisac rengarenk yerel pazarıyla meşhur. İtiraf edelim, bu pazardaki el yapımı pançolardan alıp Machu Picchu’da poz vermeye bayılıyoruz. Pisac pazarını arkamızda bırakarak İnkaların ileri şehircilik anlayışının en güzel örneklerinden olan Ollantaytambo’ya doğru ilerleyeceğiz.

Günün son durağı ise ormanların arasındaki tren yolculuğu sonrası ulaşacağımız Aguas Calientes. Machu Picchu’nun eteklerinde yer alan ve adından da anlaşılabileceği gibi sıcak sular anlamına gelen bu kasabada yorgunluğumuzu atacağız.

Bu sabah gün doğumuyla beraber dünyanın yedi harikasından birine, İnkaların efsanevi şehri Machu Picchu’ya gidiyoruz. İnka medeniyetinin sırlarını uzun uzun konuşmaya hazır olun. Her bölümde şaşkınlığınız daha da artacak ve sonunda şehrin dağların arasında yer alması sebebiyle tüm kıtayı işgal eden İspanyolların gözünden kaçmış olmasına şükredeceksiniz.

Seyahat dünyasında ”gezginlerin haccı” olarak bilinen Machu Picchu ziyaretimizi tamamladıktan, yani hacı olduktan sonra yeniden trenle Cusco’ya döneceğiz. Şehirde alışveriş için birkaç saatimiz olacak ama henüz Peru’yla işimizin bitmediğini söyleyelim. Akşam yemeği için kendi çiftliklerinde ürettikleri organik ürünlerle hazırlanan menüleriyle, sıra dışı deneyim sunan bir restoran tercih ettik. Geç saatlerde Lima’ya uçağımız var, hemen ardından uzun bir otobüs yolculuğu bekliyor bizi.

Seyahatte bugün sıra dışı bir gün çünkü dünyaca ünlü Nazca Çizgileri gizemini çözmeye gidiyoruz. Havalimanında gerekli bilgileri edindikten sonra sıra, insanoğlunun en büyük sırlarından birinin uzandığı yüzlerce kilometrelik çöl üzerinde süzülmekte  Hatırlatalım; toprağa işlenmiş dev çizgilerin bir araya getirdiği desenler ve çeşitli geometrik şekiller havadan bakıldığında gözalıcı ve alışılmadık bir manzara sunuyor ve bu çizgilerin gizemi halen çözülmüş değil. Biz de sır perdesini aralamak için çizgileri havadan görmenin gerekli olduğunu düşündük. 

Yemek sonrası Huacachina’ya doğru yola koyulacağız. Gözlerinize inanmakta biraz zorlanabilirsiniz ama evet, burası için çölde bir vaha diyebiliriz. Buggy denilen ve kum tepeleri arasında rahatlıkla hareket edebilen araçlarla bir aşağı bir yukarı gezdikten sonra sıra biraz adrenalinde. Sandboard yapıp kumların keyfini çıkardıktan sonra akşam yemeğine gelecek sıra.

Yine unutamayacağınız bir deneyim için erkenden uyanıp aracımızla Paracas’a doğru hareket edeceğiz. ”Ekonomik Galapagos adaları” olarak bilinen Ballestas adalarına gitmek için kullanacağımız tekne gün doğduğunda El Chaco iskelesinde bizi bekliyor olacak. Deniz aslanları, foklar ve rengarenk kuşların yanı sıra mağaraları da gördükten sonra iskeleye geri döneceğiz. Adada oldukça az sayıda kalmış olan penguenleri görme şansımız da oldukça yüksek.

Bu şaşırtıcı deneyim sonrası aracımızla başkent Lima’ya döneceğiz, zira Peru’ya veda zamanımız gelmiş olacak. Yeniden Bogota’ya dönüş vakti.

Seyahatteki son günümüzde Bogota yakınlarında yer alan ve dünyanın en ünlü tuz madenlerinden biri olan Zipaquira’ya çevireceğiz yönümüzü. Özellikle madenin içinde yer alan katedrali çok beğeneceğinizi tahmin ediyoruz.

Saatler 16:45’i gösterdiğinde ise Türk Hava Yolları uçağı Bogota’dan havalanacak, Panama’daki kısa beklemenin ardından da İstanbul’un yolunu tutacak.